grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

SOSYAL PATLAMA OLACAKMIŞ! MIŞTA, MIŞ…

Yalnızca köleler efendisinin sarayı ve serveti ile gurur duyar. Beynini kullanmaktan aciz her insan zincirsiz köledir… Açlığından değirmen bekleyip Oflaz lığından hak alamayanlar mücadele edemezler! Çünkü onlar düşünmeye alıştırılmamışlardır.

Gündem Yayın: 21 Ağustos 2023 - Pazartesi - Güncelleme: 21.08.2023 01:18:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
Google News

SOSYAL PATLAMA OLACAKMIŞ! MIŞTA, MIŞ…

Yalnızca köleler efendisinin sarayı ve serveti ile gurur duyar. Beynini kullanmaktan aciz her insan zincirsiz köledir… Açlığından değirmen bekleyip Oflaz lığından hak alamayanlar mücadele edemezler! Çünkü onlar düşünmeye alıştırılmamışlardır.

‘Modern Türkiye yolun sonuna gelmiş durumda. Ya gericiliğe bütünüyle teslim olacak. Ya da tarihsel kanalına geri dönecektir.’… Merdan Yanardağ.

Aradan 21 yıl geçti. Hâlâ hiçbir şey olmamış gibi yaşayıp gidiyoruz. Yönetim biçimi değişti haberimiz yok. Hak hukuk adalet ortadan kalktı. Parti devleti kuruldu. Parlamenter sistem sadece sözde var. Üretim ekonomisi ortadan kaldırıldı. Tüketim ekonomisi kabul gördü. Millet aradığımız her şey var demeye başladı. Bu açık ara bir toplum erozyonudur… Böyle bir toplumda Sosyal patlama olacakmış ta! Birileri diyor da!

Sizce; ‘Neden’ kelimesi içinde kaç cevap barındırır? Hiç düşündünüz mü? Mesela; ülke 100 yılını nasıl tamamladı? Bu ülke 200 yıla neden böyle giriyor? Ya sonra? Sonra ne olacak? Neden çağdaş batı yerine, Gericiliğin merkezi Ortadoğu? Modern Türkiye, hangi düşüncenin içinde ‘Ortadoğu Çöplüğüne’ dönüştü?

Muhalefet ve iktidar! Seçimler bitti…

6’lı masa toz duman oldu, atı alan kendi köşesine kaçtı. Ana muhalefet, dımdızlak, hatta iyot gibi ortada kaldı… Kendi kendilerine teselli olsun diye  ‘yıkılmadım ayaktayım’. Söylevleri başladı. Hele bir taht kavgasını bitirsinler. Seyreyleyin siz ‘Aslan Demokratları’! İktidar bu kez, bu seçimlerle yerli ve millîlerle birlikte yanlarına  1,5 milyon çakma Arap vatandaşlarıyla birlikte, Atı alıp Üsküdar’ı-da geçtiler…

Cehaletin mektep medrese ile yakından uzaktan alakası yok.

Yukarıda yazdıklarım sadece birkaç örnek… Türkiye Cumhuriyeti kurucusuna ‘İki Ayyas’ diyen kişinin, Mustafa Kemal’in kurduğu bu cumhuriyette hangi makamlara kadar yükseldiği cumhuriyetin tüm nimetlerini keyfine göre kullanıp rejimi nasıl değiştirdiği açıkça ortada değil mi?

Medrese mollası, kardinal kılıklı bir adam elinde kılıçla minbere çıkıp Türkiye Cumhuriyetinin ve başkanlık yaptığı kurumun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ve beddua eden, kendi kafasına göre şeyhülislam. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Diyanet başkanı.

Laiklik bu din baronları sayesinde Dinsel bağlamda ahlaksızlık olarak pompalıyor.

Bugün üzerine hiç vazife olmamasına rağmen Laiklik ile yaşamı eleştiren. Cehalete yaşamsal sabır dileyen, kendince ‘Ruhban’ sınıfı icat eden. Yoksulun sırtından servet edinip İngiltere’de malikâne sahibi olan bu adama, bir Allah kulu demiyor ki; Neden Afganistan, Pakistan, Suriye, Bangladeş, Filistin değil de Londra! Kendilerini ‘Din adamı’ ilan edip milletin sırtından maaş alıp beslenen bir memur olduklarını cehalete böyle yutturuyorlar.

İnsanlar yaşamsal özgürlüklerini, bağımsız yaşam alanlarını birkaç kişinin inanç ve ideolojileri uğruna terk ediyor, çok kolay tasmalanıyorsa bunun altında iki şey vardır. Ya yüksek çıkar ve menfaat. Ya da cehaletin verdiği korku.

Akıl ve inanç. Akıl ve eğitim. İmam Hatipli Azizlerle Safsata Cumhuriyeti oluşturmak.

Nitelikli öğretmen. Niteliksiz öğretmen. İyi okul. Kötü okul. Haftalık 20 saate dayalı din dersleri. Okullardan mantık ve felsefe dersleri kaldırılmış. Türkçe Matematik seçmeli, Arapça temel ders olmuş. Kendi çocuklarına, hatta torunları yurt dışında özgür ve çağdaş ve laik eğitim. Milletin sünepeliği bunları aslan yürekli kılıyorsa, bunların aslanlığından değil. Senin pısırıklığından.

Türkiye’yi 21 yılda Arabistan’a benzettiler. Çocuk istismarları. Tecavüzler. Talan, vurgun sıradanlaştı. O kadar çok Zübük çoğaldı ki! Sayılarını telaffuz etmek bile mümkün değil. Bir tarafta çoklu maaş alan ‘Zübük’ zadeler…  Diğer tarafta kraldan daha kralcı baldırı çıplak ‘Züğürt’ tayfası.

Her şeyi oldubittiye getiriyorlar. Millet sadece seyrediyor.  6 yaşında kızların başlarını örttüler. Türbanlı kaymakamların, yargıçların, Subay, Astsubay ve polislerin işe başladığı, tüm okulların imam okuluna dönüştüğü gerçeği artık gizli saklı olmaktan uzak. Polis teşkilatına, Silahlı Kuvvetlere İmam doldurdular. Hiç kimse Orduya asker mi yoksa imam mı alıyorsun demedi! Tarikatlar, cemaatler iyiden iyiye cozuttular. Çocuk istismarları, tecavüzler sıradanlaştı. Bu çarpık ilişkileri Halk olağan buldu.

Artık her şey görünür halde. Ancak bu coğrafyada bu görünürlüğü görmeyen kör, sağır ve dilsiz bir toplum var. Kendi ayak bileklerini bağlamak için, ‘Hadde’ hanelerde zincir döküyorlar. Açıkça bu toplum kendi esaretine, yanında masum insanları da sürükleyerek ortak ediyorlar. Kendi elleriyle, kendi ayaklarına taktıkları zincirlerin farkında değil.

Milli bayramlar ulusların varoluşunun kutlama günleridir. Onlar Milli bayramları askıya aldılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Yüzyılını kutlayacak diye bir adım öne çıkan var mı? Çünkü herkes Cumhuriyetin yıkılışını seyretmek için hazır bekliyor. Belki de tüm hazırlık farklı bir fantezi ile yeni Cumhuriyetin ilanı, kutlamalarına kaymış olmasıdır.

Siyasal İslamcılar Türkiye Cumhuriyetin temel ilkesi olan Meclis açılışı, halkın özgür iradesinin merkezi olan TBMM açılış günü olan 23 Nisan günü, ‘Kutlu doğum haftası’ uydurdular. Millete bunu onaylattılar. Aynı gün seccadeye kapan camii avlusunda soluğu aldı. 29 Ekim’de Bu topraklara hainlerin ayaklarını bastırdılar.  Dindar olmayanların kamuda işe alınmadığı, laik cumhuriyetçi tüm kurumların yerle bir edilip yerine dinci vakıfların kurulduğu, bu ülkeye laik devlet kimliğini getiren Atatürk’ün her yerden silindiği… İsminin cadde ve sokaklardan, havalimanlarından okullardan kaldırıldığı,  elinde Kuran ile siyaset kürsüsüne çıkan bir imamdan bir türlü kopamayan bu milletten sokağa çıkma beklemek beyhude.

Bir lokma, bir hırka şükretmeye alıştırılmış, düşünce kırıntısı olmayan millette sosyal patlama olmaz. Olsa, olsa ufak tefek hırsızlıklar olur. Yolsuzlukları büyük adamalar yapar! Büyük adamları kolluk güçleri halka karşı korur. Kolluk güçlerinin varlığının halk için olduğunu idrak gücü olmayan bu topraklarda yaşayan bir halk var. Çünkü bir parti devletinin kuruluşunu seyreden millette şuur aramak aptallıktır.

Nükleer santral patlarsa ne olacak diye sordular! Erdoğan cevap verdi!  ‘Ha nükleer santral kurmuşsun, ha evine mutfak tüpü bağlatmışsın, riski aynı’… Bildiğim kadar Erdoğan kendisini ‘Ekonomist’ olarak açıklamıştı. Ben bu sözlerden sonra zatıâlilerin ‘Atom’ Mühendisi olduğunu öğrenmiş oldum.

Dünya’da eşi benzeri olmayan bir sözleşme yapıldı. Bu topraklarda Nükleer santral kuran Ruslara, işletme ve bu millete kazık atma dahil bu alan komple Ruslara devredildi. Hiç kimsenin gıkı çıkmadı.

Enerji bakanı ‘ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, bekârların ölüm oranı daha yüksek, bekârlık nükleer santralden daha tehlikeli’… Dedi! Bu ülkenin vatandaşı, ülkeye kaçak giren 5 milyon bekâr Afganlı, Suriyeli neyin nesidir diye sormadı!

Deprem oldu, Adıyaman, Kahraman Maraş, Malatya, Hatay, Gaziantep, büyük hasar aldı. Büyük acılar yaşadı. Kurtarma geç başladı. Yetersiz kaldı. Enkaz altında insanlar donarak, bağıra, bağıra öldüler. Kızılay çadır sattı. Binlerce ölü insan bedenleri enkaz yığınlarıyla karılıp kayboldu gitti. Van Erciş depreminde; Çevre ve Şehircilik bakanına ‘Yabancı ülkelerden gelen kurtarma ekiplerini niye kabul edilmedi’ sorusuna; ‘kendi potansiyelimizi görmek istedik’… Dedi ve gerçekten kendi potansiyellerini gördüler. Son depremde bölgede iktidar lehine ‘Oy Patlaması’ oldu!

İş kazalarında, işçi ölümlerinde dünya rekoru kırdık. Bunca rezaletler. Bunca ölümler. Ceza almayan işverenler. Denetim palavrası sıkan sıkana!  Bakan bey ; ‘iş kazaları medeniyet göstergesidir’… Dedi. Erdoğan; ‘bu işin fıtratında var’! Dedi! Millet yine kuzu…

Gık yok. Orman yangınları, Doğa talanı, ağaç kıyımı. Fırat nehrine Kanadalı şirket ‘Arsenik’ bıraktı. Karşı çıkan çevrecilere karşılığı Cop, Biber gazı, Tazyikli su. Gözaltı. Adam sendecilik, ‘Bana ne. Onlar düşünsün’ demeye kadar getirdi! Yağma dönemi tepeden başladı. Aşağıya doğru yayıldı. Kıyıların talanı. Yakılan, yok edilen, çökülen alanlara Gecekondu gibi kondurulan oteller. Kendine teşvik ve hibe çıkartan, yanmış orman alanına çöken ve otel inşası başlatan Kültür ve Turizm bakanı…

Bu milletin alın teriyle kazandığı vergilerle Karun gibi yaşayıp evliya gibi fetva verecek, benim ülkemde benim sırtımdan 13 milyon mülteci besleyecek Londra’da Amerika’da saltanat sarayları kuracaklar Sonra bu millete ayar verecekler! 

Seçimden hemen sonra insanı hayatından bezdiren zamların yarattığı yıkım etkisi, burunlarını evden dışarı çıkaramayan halk. Aynı halk; meyveyi, sebzeyi tane ile alma alışkanlığına alışkanlık gösteriyorsa.

Millet tüm sıkıntılar içinde eti sütü unutmuş iken, otomobiller kapı önünde otoparklarda çürürken, lüks, şatafat ve savurganlığa ‘fındık fıstık parası’ diyen,  hazine ve maliye bakanı utanmadan arsızca; ‘dişinizi ve kemerinizi sıkın’ diyor. Ve verilen bu sıkma talimatına harfiyen uyan halkın tepkisi olmaz.

Her şey ortadayken bugün yoksulluk sınırı, açlık sınırında ücretli iş bulabiliyorsa!  Bulduğu işte kendini çok şanslı hissediyorsa! Bu hoşnut vaziyete; Cumhurbaşkanı yardımcısı hiç suratı kızarmadan hatta utanmadan ‘ülkeyi alt orta gelir düzeyinden üst orta gelir seviyesine çıkardık’… Diye ayar veriyor.

Yalanın ortasından konuşuyor, milletle alay ediyor, elinde, cebinde kasasında, bankada dövizi olanlara cennet yarattık. Ülkeyi parsel, parsel sattık. Satmaya devam ediyoruz edeceğiz sözlerini duymazdan gelen halkın tepkisi olabilir mi?

Elin gavuru biliyor. Bir tek bu topraklarda yaşayan halk bilmiyor? Olacak şey mi Hadi hep beraber patlatalım desem!

Hollanda basını; ‘Türkiye iflas etti, bunu tek bilmeyen Türk halkı’… Bu millet bir patlatsa da. Dünya bir patlatma görse!!!

Kalmadı! 29 Ekim’de patlatma nasıl olacak?

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.