grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

KAZANDI… AMA NASIL?

Yaşıyoruz Dünya’dan bir haber; kendimizce sessiz ve sakince… Ne etliye, ne sütlüye karışmıyoruz! Gerçeklerden uzak, hırsızlık projeleriyle büyüyen bir ülkede yalanlarla yönetiliyor el etek öpmeyi sürdürüyoruz.

Gündem Yayın: 29 Mayıs 2023 - Pazartesi - Güncelleme: 29.05.2023 21:14:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

KAZANDI… AMA NASIL?

Yaşıyoruz Dünya’dan bir haber; kendimizce sessiz ve sakince… Ne etliye, ne sütlüye karışmıyoruz! Gerçeklerden uzak, hırsızlık projeleriyle büyüyen bir ülkede yalanlarla yönetiliyor el etek öpmeyi sürdürüyoruz.

Büyük devletlerde toprakların büyüklüğü bir anlam ifade etmez. Bu topraklarda yaşayan milletin büyük olması esastır. Aradan 100 yıl geçmiş. Bu millet bu süre içinde kendine gelememiş, son 21 yılda, ülkesi adına neler kaybettiğinin farkında değilse, kuruluş ayarlarına dönmek için bir 500 yıl daha beklemesi gerekir. 500 yıl sonra bu topraklarda Türk diye bir unsur, Türkiye adı kalırsa!

Batırılan Bir Ülke, batırılan tarafından nasıl kurtulur?

Çağdaşlaşmak için Cumhuriyet şart değildir… Dediler… Kazandılar.

Hukuk ülkesinde, Adalet öldü, üstünlerin hukuku kazandı…

‘Bir tarafta halk için bedel ödeyenler’ kaybetti… Diğer yanda kendi saltanatlarını korumak için ‘415 adet cezaevi yaptık’ diyenler! Kazandı…

Kazananlar…

Dış Politikada Yalan… Sosyal Politikalarda yalan… Ekonomide Yalan... Tarihte yalan… Sağlıkta yalan… Eğitimde yalan… Dinde yalan... Kazandı…

Türkiye’de; Sultanizm kazandı. Kleptokrasi kazandı… Yoksulluk kazandı… Cumhuriyet kaybetti…

Halk, Suriyelilerle, Çakma vatandaşlar İthal seçmenlerle Sultanizm mi onayladı. Parlamenter sistem sembol olurken, yasama kapatıldı. Türkiye; ‘Türk vatandaşlığını’ kaybetti.

Türkiye’de Nepotizm; ‘akrabacılık, ayrımcılık, kayırmacılık’ kazandı…

Türkiye’de Klientalizimcilik; müştericilik, seçmenleri müşteri gibi gören alışkanlık kazandı.

Türkiye’de Kroni Kapitalizm; çürümüşlük, ahbap çavuş ilişkisi içinde oğul, kız, yeğen, kardeş, akraba ve bunların yakınlarıyla kurulmuş ilişkiler içinde, kamu görevlileri ile yapılan çarpık ve gayri ahlaki ilişkiler içinde kamu kaynaklarının alabildiğince hatta vahşice kullanımı, paylaşımı, aktarılması. İhaleler verilmesi, vergi borçlarının silinmesi, borçların sıfır faizle ötelenmesi kazandı…

Bademlerin doymak bilmeyen iştahı kazandı. Cumhuriyete bitmeyen düşmanlıklar kazandı…

Dünya’da; hukukun pas geçtiği, Tanrıların; kaçakçıyı, hırsızı, vurguncuyu, talancıyı koruduğu tek ülke olma yolunda Rus Oligartlar, kara paracılar, mafya, sokak serserileri kazandı…

17-25 Aralık baş aktörleri Barış Güler, Abdullah Oğuz Bayraktar. Salih Kaan Çağlayan, Egemen Bağış İşadamı Ali Ağaoğlu.  Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir. Çakma Türk vatandaşı, uğruna Amerika’ya nota verilen Reza Zarrab ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan Bakan ve rüşvete ve komisyonlara aracılık yapan Başbakan, bakan oğulları kazandı… Kısaca yatak odalarındaki kasalar, ayakkabı kutuları içindeki dolar ve Avrolar, taşına, taşına sıfırlanamayan balya, balya Amerikan dolarları kazandı. Rüşvet, kara para aklama, altın kaçakçılığı kazandı.

Kavakçılar! Taşkesenoğlu! Çoklu maaş alanlar, liyakatsizlikler Tepede oturan, saraylarda yaşayan, vakıflardan beslenen Babalar, mahdum ve kerimeleri kazandı. Saray müteahhitleri, komisyonlar ihaleler kazandı.

Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı yine kazandı…

Türk ordusuna kumpaslar kuranlar. Polisini, askerini pusuya düşürenler kazandı… Yalan üreten, Kara propaganda yapan çıkarcı müstemleke basını kazandı. Siyasallaşmış devlet; tüm gücüyle meydanlara indi. Siyasallaşmış devlet kazandı. Araçları, yakıtı tepe, tepe kullanıldı. Kazanan var. Kaybeden yok!

Siyasal İslam… Ümmetçi milliyetçilik... Kökten dincilik… Hoşgörüsüzlük ittifakı... Kazandı… Demokrasiden, totaliter rejime geçiş. Kara propagandalar, taşıma, ithal seçmenler,  vatandaş yapılmış kimliksiz çapulcu Arap sürüleri. Üç paraya bu ülkede vatandaş olanlar. Çakma afişler, iftira dolu el broşürleri, sahte videolar tüm bu sahteliğe inanmış olanlar kazandı… Türkiye’den Suriyeliler değil, Türkler gitsin diyenler kazandı…

Çocuklara tecavüz eden Cumhuriyet düşmanı, çağ artığı tarikat, tekke ve cemaatlerde. Kardinal kılıklı din adamlarının varlığını sürdürdüğü, işi sadece kadın ve cinsellik olan, Sübyancı zihniyet kazandı… Bu onayı çoğunlukla kadınların vermesi tuhaf!

Ahlaksız siyaset. Yıkılış… Tek kural vardı… Anayasaya rağmen…

Onlar; diyor ki: ‘Din elden gidiyor’. Onlar diyor ki;  ‘En büyük vatansever benim. Beni kutsayın’. Söz dinlediler, onları tekrar kutsandılar… Onlar diyor ki; ‘Susun. Oturun. Vatana göz diktiler’. Demektelerdi… Suriyeliler, Afganlar, Pakistanlılar, Bangladeşliler, Afrikalılar ve 250 bin Dolara vatandaşlık alan diğer Araplar yeni vatan kazandılar.

Bu milletin içinde; ‘Sürtük, Çürük, Cibilliyetsiz, Şerefsiz, Eşkıya, Haysiyet fukarası, Kan emici, Geri Zekâlı Onursuz, Vatan Haini Adi, Çapulcu olarak ifade edilen sıfatları kabul edenler kazandı!

AKP’ye devlet kisvesi giydiren, cehalet kazandı…

Avrupa’da Sosyalist partilere oy verip, Türkiye’de dinciye oy veren gurbetçiler kazandı… İslamcı Hukuk… İslamcı Dış Politika... İslamcı İç Politika… İslamcı Ekonomi… İslamcı Eğitim… İslamcı Diyanet… İslamcı Kadrolaşma… İslamcı Gençlik… İslamcı Medya… Kazandı… İslamcı örtünme modeli. İslamcı beslenme modeli. İslam’a uygun hırsızlık, talan, vurgun. İslam’a göre kadın hakları. İslam’a göre şehvet. İslam’a göre liyakat. İslam’a göre gıda. İslam’a göre banyo. İslam’a göre kenefe girme modeli kazandı…

Gelir adaletsizliği, eşitsizlik, ağırlaştırılmış vergiler, harçlar cezalar kazandı...

Araplar kazandı. Suriyeliler, Afganlılar kazandı... Milliyetsiz Milliyetçiler kazandı…

Cübbeli kazandı. Tecavüzcüler. Tarikatlaralar,  Cemaatler kazandı. Pazarlamacı bakanlar kazandı…

İktidarla 12 yıl koalisyon ortaklığı yapan FETÖ dâhil, HÜDAPAR, YENİDEN REFAH,  Sinan Ogan, Metin Fevzioğlu, Muharrem İnce hepsinden önemlisi MHP kazandı.

Yalan kazandı. Gerçek kaybetti.

Şeriat özentileri kazandı. Demokrasi kaybetti. Düşünce özgürlüğü, bağımsız Türkiye kaybetti.

Nasıl bir halktır ilkeleri çıkar odaklıdır. Vatanı satsalar umursamazlar. Tek amacı satılık olandan pay kapma telaşında olmak parça koparmanın peşindedir. Benim şaşıp kaldığım bu engelli, çıkar odaklı yalap anlayışı destekleyen vatandaşın, milliyetçiliği veya Atatürkçülüğü.

Çocuğuna ayakkabı alamayanların, çocuklarına hangi arabaya bineceğini, hangi araziye çökeceğini, nasıl bir mülk sahibi olacağını düşünen hırsızları alkışlayan kimliklerin halk olması bir garip.

Sultanizim’le küçülen hayatlar… Yolsuzluk ve siyaset: Bu ülkede gerçek. Bu gerçek bir siyasal kültür sorunu… Halk sorunu… Eğitsel değil, şaklaban gelişmişliğin sonucudur. Türkiye; Siyasal hayatında oluşan yolsuzluklar ve kötü yönetim seçimleri, seçmenleri neden etkilemiyor? Hala sandıktan aynı isimler nasıl çıkıyor? Sorun nerede? Çıkar odaklı halkın sahte milliyetçiliğinde, olabilir mi? Sahte Atatürkçülükte, Sahte İnancında olabilir mi?

XIV. Louis Kral… “Devlet Benim” (l'Étatc'estmoi) sözleri içinde Fransa’yı “Versay” sarayından “Monarşi” ile 72 yıl yönetmiştir. O günlerde Fransa’da demokrasi yoktu… Bizde saraylar yaptık. Henüz yolun başındayız. Uzun yolumuz var. XIV. Louis’nün rekorunu kırmaya şunun şurasında 52 yıl var.

Bu ülkeyi karanlıklara gömmek isteyenlere, alet olanlara, işbirliği yapanlara ve de seyredenlere, kandan beslenenlere lanet olsun… Kışlalara, Camilere, Okullara siyaset soktular… Dini, kutsal kitabı siyasete malzeme yaptılar. Camileri miting alanlarına, kuran kurslarında çocuk istismarları güncel hatta sıradan konu oldu.  Bu millete; çalarak, çökerek, göz yumarak,  görmezden gelerek ahlaksızlığı, ahlaksızlığı kanıksattılar, ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyenler 28 Şubat’ta onay aldılar!

Bu kesimin; hayatta en çok nefret ettiği model uygarlaşma, kültür, temizlik ve zarafet simgesi Mustafa Kemal Atatürk. Bugün, kanıyla canıyla savunduğu lideri ise Erdoğan’dır… Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecekti. Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halkın bir bölümüdür. Kimse kendisini kandırmasın. Bu halk yığınının Anadolu Müslümanlığıyla, gelenekle, ahlakla, haram helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur.

Bugün; bu ülke; gösterişin, torpilin, kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda bir kişinin egolarıyla, siyasi İslam düşüncesi içinde olan bir bakışın bir duruşun, Arap kültürüne doğru yönlenmiş bir hayatın bedelini ödeyecektir.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.