grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

DİNAZORLAR KAYBETTİ Mİ? TIFILLAR ŞİMDİ NE YAPACAK?

CHP kuruluş ayarlarına dönecek mi? Yoksa durmak yok, ‘kandırmaya, oyalamaya’ devam diyerek YCHP ile yola devam edip ‘Sağa’ hizmet edecek mi?

Gündem Yayın: 05 Kasım 2023 - Pazar - Güncelleme: 05.11.2023 19:06:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
Google News

DİNAZORLAR KAYBETTİ Mİ? TIFILLAR ŞİMDİ NE YAPACAK?

CHP kuruluş ayarlarına dönecek mi? Yoksa durmak yok, ‘kandırmaya, oyalamaya’ devam diyerek YCHP ile yola devam edip ‘Sağa’ hizmet edecek mi?

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde ‘Siyasi Partiler’ Muhalefet olarak ortaya çıkarlar. İktidar olmak için çaba sarf ederler. CHP İktidar olarak kurulup, yıllarca, lafazanlıktan öteye geçemeyen muhalefet olarak kalan Dünya’da tek örnek!

Büyük kurultay oldu. Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti. Özgür Özel kazandı. 38nci kurultayda geçmişle benzerlikler gösteriyor. Dolaysıyla her seçim sonrası olduğu gibi, CHP içinde var olan ‘Baykal hizbi’ hayalet gibi hâlâ ortalıkta…

Yıllarca, Kemal Kılıçdaroğlu yüksek dozlu eleştirileri ve tartışmaların önünü kesmek, kendi kişisel egemenliğini korumak için koltuk siyaseti uğruna her türlü popülizm ve pragmatizme başvurdu, koltuğunu korudu. CHP’ni sağ partilere pazarladı. Partiyi sol fraksiyondan çıkartıp, sağ cenaha dayadı. Kendisine muhalefet eden ne kadar kişi varsa parti dışına itti. Tüm bunlara rağmen Parti içi ve parti dışı sol muhalefetin ‘gazını almak’ için, bir iki değişiklik ile bu süreci geçiştirip, solun önünü tıkamaya parti ağası olarak devam etti.

100 yıllık CHP, 1980’de Türkiye’ye veda etti. Tüm Türkiye’de örgütlenemedi.

Türkiye’nin sol-sosyal demokrat seçmelerinin en büyük yanılgısı ‘sol Soslu’, aslında solcu olmayan CHP’den de sol parti yaratmak, ya da bekleyişi içinde olmasıdır.  CHP, Türkiye yükselen muhafazakârlık, siyasal İslamcı, milliyetçi ve sömürü siyasetinin alternatifi olmaktan çok uzak bir siyasi adres oldu.

Türkiye’de siyaset giderek sağ eksene oturmaktadır. Solun siyasal hayattaki yaşam alanı ise buna paralel olarak daralmaktadır. Çünkü Türkiye’de sağcılığın, gericiliğin ve muhafazakârlığın yükselmesini besleyen birçok olgu var. Resmi siyasal söylem, eğitim sistemi/anlayışı, Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı, CHP’ni sağ eksene kaydırdı.

Ülkede sayıları 20 binlere ulaşmış kuran kursları, İmam Hatip Okulları, üç yüz bin devlet imamı. Anayasa ve hatta resmi ideolojinin hipnozundan kurtulmamış, onun sözcüsü olan CHP’nin varlığı bile sağcılaşmayı ve gericiliği beslerken sosyalist bir düşünceyi pekiştirmek mümkün kılmamıştır. Bu anlayış toplumu giderek sağcılaştırdılar.

CHP’nin son 30 yıllık dönem politikaları, çalışmaları ve siyaset tarzı daha açık bir şekilde sağa açılım ve sağcılık üzerinden yürütülmektedir.

CHP’nin gericilik karşısında mücadele alternatif strateji yoktur.  Çünkü CHP’nin gericilik ve sağcılık karşısındaki mücadelesi, sağın ve gericiliğin siyasal alanı daraltmıyor aksine genişletiyor. Bu durum ise, sol siyasetin toplumsallaşmasını ve toplumun siyasallaşmasını engelledi.

Neredeyse 70 yıldır iktidar olamamış CHP için asıl soru şu. Bu ülkede 22 yıldır iktidar olan, ‘AKP çok mu güçlü, siz mi çok dağınıksınız’? AKP’yi güçlü yapan, bunca süre iktidarda tutan CHP dağınık olduğu içi AKP güçlü. Bu erozyonun asli unsuru; koltuğu ele geçirenin siyasi nimetleri sonuna kadar kullanır olması.

Halk CHP’yi çözüm partisi olarak görmüyor.

Bu ihtiyacı destekleyen ve ‘’neden yeni bir sol parti gereklidir? Sorusunun yanıtını bulmak hiçte zor değildir. Yıllardır CHP liderliğini, parti içi demokrasiyi sürekli daraltarak sürdürdüler. Buna Baykal’la başlayan, Kemal Kılıçdaroğlu dâhil; enerjilerinin neredeyse tamamını koltukta tutunmaya harcadılar. O nedenle parti içinde biatçılar, teşrifatçılar, yağcılar, dalkavuklar ve hatta soytarılar hep öne çıktı. Nitelikli insanlar ya geri plana, itildi ya partiden atıldı… Bu genel Başkanların ortak bir özelliği ise; ‘iktidarı almam, muhalefet liderliğini de başkasına kaptırmam’. Düşüncesi CHP’ye bir iktidar programı yaptırmıyor. CHP iktidara geldiği takdirde neyi nasıl çözeceğini halk dahil kimse bilmez... Bilmediği için de oy vermez. Bu anlamsız, kişisel çıkar anlayışı sosyal demokratları ömür boyu muhalefete mahkûm eder.

Hep böyle başlarlar. ‘Küskünlerle kucaklaşacağız’!

Özgür Özel Genel Başlan olursam ‘Küskünlerle kucaklaşacağım’ demişti. Şimdi CHP Genel Başkanı. Geçmiş dönemlerde kapı dışına bırakılan ‘sol politikanın’ bel kemiği olan, ‘Amerika Birleşik Devletleri’nin BOP ve GOP projelerine Türkiye’nin ‘eş başkan’ olarak dâhil olmasının yasal dayanağı nedir? Bu görev hangi uluslararası anlaşma ile Türkiye’ye verilmiştir? Eş başkanlık görevleri, hangi tarihlerde ve nerelerde gerçekleşen toplantılar sonucunda karara bağlanmış ve hangi sözleşme sonucunda Türkiye’ye verilmiştir? Türkiye bunun için Amerika Birleşik Devletleri’ne hangi taahhütlerde bulunmuştur? Bu yükümlülüklerden hangisini yerine getirdiniz’? Diyen YarSav eski Başkanı Emine Ülker Tarhan’ı!

‘Anadili öğrenmek haktır. Ancak anadilde eğitim siyasal haklar kapsamındadır. Başörtüsü uygulamasının kamu kurumları ve mecliste serbestleştirilmesinin yasal zemini yoktur. Başbakanın 'örtünmek dinimizin emridir'… Başbakan bir din adamı gibi davranarak açıklamalarda bulunması kabul edilemez. Bu ne cehalettir'…  Diyen Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’i!

Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı sırasında Yargıtay'daki tüm soruşturmalarını yapan,  Dışişleri Bakanlığı'nı meşgul eden Fethullah Gülen kriptolarını, Abdullah Gül'ün bakan olduğu sırada aldığını ortaya çıkarana Yargıtay Eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu!

Cumhuriyeti kuran, Türkiye’nin getirildiği bu noktada kurtuluş ümidi olması gereken Parti, partimiz, Ata’mızın emaneti ve kendi deyişiyle iki büyük eserinden biri olan koca çınar Cumhuriyet Halk Partisi ne hale getirildi. İnsanın içi acıyor. Bu ortamda; gündelik ağız dalaşlarının, sığ polemiklerin, kişisel çekişme ve hırsların, taht ve koltuk kavgalarının, işlevsiz bir karşıtlığın ötesinde halkın önüne bütüncül, güvenilir bir proje ve çıkış yolu koyması gereken CHP nelerle meşgul ediliyor. Kılıçlar çekilmiş. Üstelik “çete” iddia ve yakıştırmaları, alışılageldik “kanıtlamazsan namertsin” sözleri eşliğinde. Seviye yerlerde. Düşünsel, felsefi bir temeli olmayan bu “kavga” neyin kavgası? Diyen Prof. Dr. Ümit Kocasakal’ı!

Birde parti içi orta oyuncusu sağ gösterip sol rolü üstlenenler var. Bunlar küskünlere mi katacak yoksa yeniden mi dizayn edecek. Göreceğiz.

Anayasa Profesörü Süheyl Batum’u, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı niçin partiden attıklarını sorgulayacak mı?

İçeride kalanları ne yapacak?

‘Kemalizm Irkçılıktır’… Diyerek Bu sözleri ‘Karar’ gazetesinde makalesinde açık, açık yayınlayan Yüksel Taşkın’ı ne yapacak?

Etnik köken üzerinden politika yapan ve kimi siyasal İslamcılarla aynı çizgide olduğunu saklamayan, milli görüşçü bir politikacı. ‘Lazcanın’ Ana sınıfından lisansüstü eğitime kadar eğitim dili olmasını isteyen Laz Enstitü başkanlığı yapmış olan, ‘Bir zamanlar şanlı ecdat vardı; dört kıtada at koşturan… Birde kefere Kemal’… Diyen Mehmet Bekaroğlu’nu ne yapacak? ‘Türkiye’nin en Muhafazakâr partisiyiz’ diyerek, ‘en çok İmam hatipleri biz aştık’ diyen felsefeyi pekiştiren Mahmut Tanal’ı ne yapacak? ‘Tekkeler açılmalıdır, oralar kültür yuvalarıdır’… Diyen, Bülent Kuşoğlu’nu ne yapacak?

‘TR-705 CIA gölge ajanı’ olarak bilinen ‘Türklük Anayasadan çıkartılsın; etnik kimlik/dini inanç/siyasi düşünce vurgusundan arınmış bir vatandaşlık tanımı getirilsin’… Diyen Sezgin Tanrıkulu.  ‘Atatürk ilkelerinin bekçisi olmak zorunda değilim’ Diyen… Sena Kaleli. ‘Fethullah Gülen bilgedir’… Diyen Muhammed Çakmak’ı ne yapacak? ‘Ege’de ve Anadolu’da yaşayan Rumlara etnik temizlik yapıldı’. Diyen Hüseyin Aygün’ü ne yapacak?  

‘Dersim için Devlet özür dilesin’… ‘Biz 1930 yıllarındaki CHP değiliz’… ‘Laiklik tehlikededir diyemem. Cemaatlere saygılıyım’…  ‘Andımızı tartışmaya açabiliriz’… ‘Kendimi 1940’ların CHP’si ile mücadele eder gibi hissediyorum’. ‘Sabahattin Ali’yi CHP öldürdü’…Diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne yapacak?

YCHP’nin kimliği! Bir Siyasal İslamcı ile benzerlikleri… Dindarlardan oy alma beklentisi ile siyasal İslamcıları parti yönetimine getirirken parti tabanını aptal yerine koyan düşünce.

CHP kırgınlara, kırdıklarına kapılarını açacak mı? Hep birlikte göreceğiz… Yoksa Baykal taktiğini kullanıp, muhaliflerinden ‘herkesin satın alınacağını’, düşünerek, şu anki YCHP ile eski CHP’lilerden ‘yama’ yaparak, politik yamalı bohçaya dönmüş partisini, ‘yeniden yapılandırdık’ diyerek, halkı kandıramaya devam edecek midir? Bunu da göreceğiz…

Yeni başkan, yeni CHP; ‘yeniden yapılanma’ gerçekleşti mesajı vermek, değişim olabilir mi? lider egemenliğini korumaya hizmet eden, zihniyet ve örgütün yapılanmasının değil, kişilerin değiştiği vitrinle, ‘CHP’de değişim ve yeniden yapılanma’ sağlanmış olabilir mi? 

CHP’de gerçek anlamda değişimi sağlanmak isteniyorsa, o zaman üç şey yapmak lazım. Bir, CHP’yi statükocu, elitiz, Ergenekon’cu ve resmi ideolojik ezberden kurtarıp, solun ve sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri ile buluşturacak toplumcu bir politik programı halkın katılımını sağlayacak mı? Yapabilir mi? Gerçekte çok zor. Yanlarına topladıkları elit dalkavuklarla yaptık diyebilir. İkincisi, CHP’de lider diktatörlüğünü koruyan tüzük yerine, katılımcılığı ve parti içinde tam demokrasiyi sağlayan tüzük kurultayı yapmak. Üç, sahil şehirleri ve üç büyük metropol kentte, halktan kopuk, insana yabancı ve parti binasına sıkışmış örgütü halkın yaşam alanları taşıyacak bir örgütlenme modelini yeniden şekillendirebilir mi? Görüntü verebilir. Ama uygulamak çok zor.

Baykal hizbini ve Kılıçdaroğlu etkisi ve egemenliği kırabilir mi? Bu da çok zor. Kılıçdaroğlu yanında yer alarak CHP’de ‘değişim ve yeniden yapılanma’ beklentisi içinde olanlar bir kez daha hüsrana uğrayacaktır. Sahil seçmenleri bazında sorumlu parti haline gelenlerin, varoşların, yoksulların, farklı kimliklerle barışık olması, siyasi kibirlerinden ve rahata düşkünlüklerinden dolayı  mümkün değildir.

İşin çok zor be Özgür özel… Yıktılar. Yaktılar. Onlar; ‘Sola’ dair hiçbir şey bırakmadılar. Dinozorlar görüntüde bir adım gerideler. Nefesleri ensenden hiç eksik olmayacak!

Cumhuriyet kaybedildi. Kuvvetler ayrılığı bitti. Parlamenter sistem, sadece Milletvekilleri için sosyal güvence, konfor ve ikbal mesleği haline dönüştü. Aydınlanmayı kaybettik. Rejim değişti. Demokrasiyi kaybettik. Cumhuriyeti kuran, adının başında 'Cumhuriyet' yazan parti sayesinde.  Onlarda iyi biliyor ki; gerisi gelecek… ‘Yumurtasız Omlet’! Nasıl olacak?

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.