grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

MİLLET CAN, SİYASET ET DERDİNDE…

Fareler gemiyi terk edecek mi? Etmeyecek mi? Farelerin taht kavgası gündem oldu. Kaptan köşküne kim oturacak?

Gündem Yayın: 21 Haziran 2023 - Çarşamba - Güncelleme: 21.06.2023 23:18:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

MİLLET CAN, SİYASET ET DERDİNDE…

Fareler gemiyi terk edecek mi? Etmeyecek mi? Farelerin taht kavgası gündem oldu. Kaptan köşküne kim oturacak?

Ekonomisi çökertilip, doğası ve her türlü zenginliği acımasızca talan edilen Türkiye Cumhuriyeti, harici ve dâhili kumpaslarla ablukaya alınırken, her köşesinden mülteci istilası varken. Uğraşılan, tartışılan konulara bakar mısınız? Toplum bilinçli bir şekilde etnik ve mezhepsel temelde ayrıştırılıp ortak paydaları ve değerleri yok ediliyor. Yurttaşlık duygusu köreltilip alt kimlikler üzerinden fay hatları yaratılırken, Demografik yapı melezleşirken, gündem olmaması gereken gündemlerle kafamız bulandırılıp bilincimiz köreltilirken ülke nelerle oyalanıyor...

100 yıl önce; 100 yıl sonra;

Şeriat Devletinden Laik Cumhuriyete... Laik Cumhuriyetten şeriat devletine!

Kaynağını dinden alan ve milliyeti reddeden kurallarla düzenlenmiş ümmet toplum yapısından, milli bağlarla bağlı millet toplum yapısına geçmek esastı. Olmadı…  

Devlet ve toplum yapısı ve hizmetlerini, hiçbir şekil ve şartta değişmesi mümkün olmayan dogmalarla değil, akıl, mantık, bilimsel veriler ve hayattan alınan somut gerçeklerle düzenlemek esastı. Olmadı…

Toplumu, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmaya çalışmak esastı. Olmadı…

Türkiye halklarının, ulusal sınırlar içinde uygar insanlar gibi tam anlam ve kapsamıyla özgür ve bağımsız olarak yaşamaları esastı. Olmadı...

Toplumda din, dil, ırk ve cinsiyet ayırımı yapılmadan, eşit davranış ve anlayış içinde, çağdaş birey, çağdaş aile yapısı esastı. Olmadı...

Köklü, Çağdaş, Sağlam Devlet ve Millet… Ulusal ve kültürel kimliğe sahip çıkan bir toplum yaratılması esastı. Olmadı…

Açık rejim ve açık fikirli, refahı yüksek bir toplum yaratmak esastı. Olmadı…

Ekonomide, bütün halkın yaşam düzeyinin yükseltilmesi esastı. Olmadı…

Yalnız yurtta değil, bütün dünyada barış isteme esastı. Olmadı…

Suçlu siz değilsiniz. Kendini yenileyemeyen, vurdumduymaz, adam sendeci, ver yiyim, ört yatayım felsefesinin, oluşturduğu cehaletin yoğurduğu öngörüsüz bu toplum… Siyasetin yarattığı yer tanrılarına tapınmaktan vazgeçmedi.

Bunun içindir ki; 'Yeryüzünde bir başka toplum gösterilemez ki, biz Türkler kadar öz benliğini yitirip mensup bulunduğu din içerisinde erimiş olsun. Bir başka Müslüman toplum yoktur ki; biz Türkler kadar ulusal gelenek ve niteliklerini, dilini, tarihini ve her şeyini İslamiyet adına unutsun ve kendinden olmayan bir kılığa bürünsün. Ve üstelik bununla da kalmayıp, dini uygulayacağım diye kendi öz ceddinin ruhuna tükürsün'. İlhan Arsel…

Görmüyorlar! Gözlerini kararttılar. Sorunlar hiçte küçümsenecek boyutta değil. Devrim yasaları halen yürürlükte. Medreseler açmak, faaliyet içine alıp işletmek suç. Tarikat ve Cemaatlerin aktif hale getirilmesi Anayasal suç. Yıllar önce birisi ‘Anayasayı bir kez çiğnemekten bir şey olmaz’ dedi. Bir diğeri ‘tanımıyorum’ dedi… Bu çiğneme ve takmama anlayışına millet ses çıkartmadı. Besiye çekilmiş muhalefet sırtını döndü.

‘İşin en kötü yanı, yüce Allah, Hazreti Peygamber ve Kuran-ı Kerim adına konuşan mürteci sürüsünün devlet düzeninde iktidarı ele geçirdikten sonra azmasıdır… Siyasal cehalet ise gericiliğe davettir. Siyasetin cehaleti, cehaletin ise din sömürüsü üzerinden toplumsallaştırması ile sermayenin güdümünde hortlamış olması bir tesadüf değildir’...  İlhan Selçuk.

Toplumsal kimliğin sağlayıcıları örgütlü toplumu temsil eden kurum ve kuruluşlardır. Gerçek demokrasilerin uzantısı olan parlamenter sistem ve bu yapının ana aktörleri siyasi yapılardır. Mustafa Kemal Atatürk kişisel ve toplumsal özgürleşmenin temel ilkeleri içinde kitlesel demokratik kuruluşlardan söz eder.  

Partileşmiş bir devlet yapısında! Huzur yoktur. Hukuk yoktur. Güven yoktur. Çağdaş eğitim yoktur.

Hukuk elden çıkar. Adalet kavramı isimden öteye olmaz… Vatan kalmaz. Tarım kalmaz. Sanayi kalmaz. İçi boşaltılmış kurumlar sömürünün bir parçası haline gelir. Vatan toprağı satılır. Ölenler ölür kalan sağlar köle olur. Özelleştirme keyfiyetle, komisyon ve pazarlıkları içinde yapılır. Kendi ülkesinin haini bu ülkede vatandaş oluyor ve bu kimliksiz vatansızlar bu topraklarda kendilerine yer buluyor ve benimle aynı kimliği taşıyorsa lanet olsun diyorum…

Ümmetlerin feryadı olmaz. Afganistan, İran, Libya, Tunus, Malezya, Arjantin, Suriye en açık örnekler. Zira beyinleri kirada olanların araştırma, düşünme, okuma ve öğrenme gibi fonksiyonları yoktur. Çünkü onlar bir tarla sıçanı gibi yaşamaya alıştırılmış olanlardır.

Ben bu ülkeye vergi veriyorum… Bu ülke için askerlik yapıyor, bekası için canımla bedel ödüyorum. Vergilerimle maaşlarını, üzerlerine giydikleri üniforma ve belinde, elinde taşıdığı silahların parasını ödediğim polis ve asker. Emrinde oldukları siyasetçilerin bir işaretiyle kardeşkanı dökecekse mutlak bedeli ve karşılığı olur.  Bu anlayış tasada, sevinçte birlikteliği bozar. Vatan hainin ne bok olduğunun tanımı yeniden tanımlanır!

Bu ülkeye ne halt oldukları bilinen, bilinmeyen zengini, yoksulu. Arap’ı, Zencisi ve Beyazı… Kara para baronları, uyuşturucu tacirlerini, Suç örgütü liderlerine, Rus, Azerbaycan Oligartlarıyla eşit vatandaş kimlikleriyle donatanların kökenine bakın… Nasıl? Kimlerin davetiyle gelmişler? Kimlerin emirleriyle korunuyorlar? Bu ülkede faaliyet gösteren terör örgütleri ve adamları. Bu ülkede Aydın Üniversitesinde 5 yıl eğitim alıyor. Fransa’ya ERASMUS çerçevesinde gittiğinde yakalanıyor. Bu ülkeyi yolgeçen hanı yapan, şerefsizlere, katillere terör hücresi yapanlar, Cinayet faillerini cezaevlerinden bir gerekçeyle salıverip, Türkiye Cumhuriyeti Bekasına düşman olan katilleri TBMM koltuklarına taşıyanlar, vatansever olacak. Karşı çıkanlar hain! Öylemi! Bu ülkede namussuzluğun tarifini çakma, düzmece videolarla, afiş ve el broşürleriyle yapanlara inanan bir kitle var. Oysa bu ülkede. Her şey göz önünde…

Vatan Millet, Din Ahlak, Yoksulluk ve Açlık. Çağdaşlık ve gericilik edebiyatıyla yola çıkanların, ettiği lakırdıların aksine bir süre sonra kulvar değiştirme hali şerefsizliktir. Bu şerefsizlik bir politika olmaktan öte, kıçlarının altına sürülen koltuk odaklı kişisel çıkarın, pazarlık sonrası açığa çıkma şeklidir…

Kendilerini pazarlayanlar... Pazar artığı soytarılar.

Anlaşılmayan ise; bu tiplere biat eden, akıl fukaralarının kendi akıllarının dışında olanların yaratık olduklarını zannetmesidir. Bu kimlikleri kandırıldıklarına hiçbir şekilde inandıramazsınız. Zira bunlar aptallığın bir zekâ eksikliği olduğunu bilirler. Ancak kalıtımsal bir hastalık olduğunu bilmezler.

Dünya’da halkın acısını bir kenara itip, saltanat derdine düşmüş, taht kavgasında olan siyasiler en hafif şekliyle protesto edilirdi. Bu ülke; bunların yıllardır süregelen çıkar odaklı politikalarından neden bıkmadı?

Bu halk yıllardır kendini yalan ve sahte. Çıkar odaklı siyasi suratlara ne karşılığı mecbur hissederken, yeni yüzlere, yeni politikalara ve değerlere yönelmez de, fosillere, dinozorlara kendini mecbur hisseder!

CHP içinden bir Badem! Kovulduğu AKP masasından kalkıp sığındığı ve kabul gördüğü kapı. Gördüğü her hıyara tuzluk olan CHP için seçimler sonrası acayip bir açıklama yaptı. Aslında ‘CHP sen benden alsan, alsan üçte birini alırsın’ diyecekti! Demedi; kibarca ‘Oy vermedim’ dedi… Sıkışınca, ‘Kafa buldum’ dedi. Suç bu bademde mi. Yoksa bu bademi oylarıyla kutsayan CHP seçmeninde mi? CHP için hiçbir Katma Değeri olmayan badem en son Mardin Sokaklarında halay çekerken görüntülendi!

‘Leyleğin ömrü laklakla geçer’! Eylem planı olmayan, sadece cek caklarla şekillenmiş ardı arkası kesilmeyen toplantılar. Ve açıklama. ‘Demokrasi çerçevesinde mücadelemize devam edeceğiz’… Ulan memleket bitti.

Neden?

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.