ARTIK HERŞEY SUÇ KAPSAMINDA!
İddianamesiz Tutuklamalar. Gizli Tanıklar. İftiralar. ‘Gözünün üzerinde kaşın var suçu’. Mustafa Kemal’in askeri olmak, Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusundan atılmak, İmamın ordusuna yer açmak. ......

ARTIK HERŞEY SUÇ KAPSAMINDA!
İddianamesiz Tutuklamalar. Gizli Tanıklar. İftiralar. ‘Gözünün üzerinde kaşın var suçu’. Mustafa Kemal’in askeri olmak, Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusundan atılmak, İmamın ordusuna yer açmak. Ordudan ihraç edilen Subaylara sahip çıktıysanız, birde hukuk adamıysanız ver elini! Muğla Fethiye’den Giresun’a. Artık bu ülkede her şey mümkün. ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ diyor AKP Genel başkanı. Bir inanabilsek!
Türkiye’de Atatürk düşmanı olmak çok kolay. Mustafa Kemal’in askeri olmak zor. Düşmanlıkta çıkar varken, Mustafa Kemal’in askeri olmanı bedeli var. Suçlamalar, iftiralar, açığa alınmalar, sürgünler vardır. Partizan bir yargı tarafından cezalandırılmanız olası ile pek muhtemeldir.
Ey General, Ey Subay, Ey Doktor, Ey mühendis, Ey Yargıç, Ey Öğretmen, ödüllendirilmek, kayrılmak, iş gördürmek ve koltuk kapmak istiyorsan eğer; düşman ol Atatürk’e. Yargıla Mustafa Kemalin askerlerini. Anti-Kemalist olmak birçok kapıyı açıyor. Çekinme; çal, çırp, çök ve çöreklen. Yargıymış, adaletmiş hepsi fasa fiso bu ülkede. Unutma Kemalist’lik birçok kapıyı kapatıyor. Din partizanlığı sermayesiz talanın bir başka adı. Bu isme mürit ol. Tarikat şeyhi ol. Şıh ol. Ol da minare gölgesi ol. Davul tozu ol. Doğru olma, dürüst olma. Adil olma. Doğrucu Davut hiç olma diyecem ama Mustafa Kemal’in askeri sakın ha, sakın olma. Ben hâlâ Mustafa Kemal’in askeriyim. Bunun için aç ve yoksulum. Bunun için çıplak ve yorgunum. Bu büyük askerin neferi olmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyorum. Hâlâ… Kısaca Nazım Hikmet gibi Vatan hainliğine devam ediyorum.
Anayasanın 25 ve 26ncı maddeleri; İfade özgürlüğü; insan hakları hukuku belgelerinde ve anayasalarda, temel haklar ve ödevler kategorisinde, birinci kuşak haklar arasında yer alır. Çoğulcu demokrasilerde ifade özgürlüğü; herkes için geçerli, özüne dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez bir hak ve yaşamsal bir özgürlük niteliğindedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ‘Düşünce ve kanaat hürriyeti’ başlıklı 25. maddesinde; ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Der! Kim nasıl anlıyordur kim bilir?
Cumhuriyetin, Cumhuriyet Savcısı Anayasa’nın 25 ve 26’ncı maddelerine göre suçlu bulunmuş ve görev yeri değiştirilerek cezalandırılmıştır! Anayasa bir Ceza Hukukumu dur? Suçu Mustafa Kemal’in askerleri olmaktan sanık sandalyesine oturtulmuş teğmenlere verilen ihraç talebine yönelik. Sosyal medya üzerinde yaptığı paylaşım. Sende mi Mustafa Kemal’in askerisin ver elini Giresun’a. Yetti mi. Yetmedi… ‘Hâkimler ve savcılar, ifade özgürlüğünü falan dinlemez. Bir başka geçerli akçe bulmak gerekir. O akçe sosyal medya hesaplarının içinde bulunur. Suç! Sen misin bu ülkenin kurucu değerlerine sahip çıkmak. Hukukun üstünlüğünü adil yargılanmayı savunan bir değeri olan mümtaz savcı… Bileğinizi bükemediler. Günü geldiğinde bükemedikleri bileği öpecekler. Farkında değiller. Türkiye’de ‘Paolo Borsellino (İtalya Sulh Mahkemesi Yargıcı) yarattılar. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Çağlayan.
23 yıl boyunca demokrasiyi kendi çıkarlarına hizmet eden bir araç olarak kullanan iktidar Türkiye’nin geleceğini karanlık bir ideolojiye sürüklediği aşikâr. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. Bu topraklarda yaşamak isteyen herkes ona ve onun mirasına saygı duymayı öğrenmek zorundadır.
Halk için bedel ödeyenler… Diğer yanda kendi saltanatlarını korumak için 415 adet cezaevi yaptık diyenler! Ya küflenmiş akıllara; ‘ya’ yol vereceksiniz. Ya yolunu kapatacaksınız.
Bir tarafta hukuk diye bağıranlar. Diğer tarafta ‘ben gücüm’ diye meydan okuyanlar. Bir tarafta hukuk diyenler. Diğer tarafta hukuku elinin tersiyle itenler. Bu ülkede siyasi ahlak yerle bir! Ülkenin bütün kadroları işgal altında. Uşaklar yetkin, soytarılar ahlak dersi veriyor. Gözdağı ve tehdit, alaşağı, yeter ki
bunlar iktidarlarını sürdürsünler. Gerisi kolay.
Hukuk devletinin temel bireyi olan yargı aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanmaktadır. İşgal devam ettiği sürece bunları yaşamaya devam edeceğiz. Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği düşüncesi kutsalları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir. Dün hak ihlallerine uğramış mağdurlarla, bugünkü mağdurların kimliğinin farklı olması bakışımızı değiştirmeye yetmeyecektir.
Barışın teminatı olan farklılıkların birlikte yaşamasını ancak başkalarının hak ve özgürlüklerini savunan onurlu insanlar hayata geçirebilir. İdeolojik ve siyasi yapılanmaların hedefinde her zaman ‘Yargı’ ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görülmüş, ele geçirenlerde kendi vesayetini yargı yoluyla dayatmanın peşine düşmüştür.
Laik bir toplumda hiçbir kamusal alan, “dinsel referanslarla” düzenlenemez. Eğitim, sağlık, ekonomi, güvenlik, hukuk, iç politika, dış politika gibi alanlarda hiçbir dinsel yasanın/referansın/kuralın esamisi okunmaz. Hiçbir inanç grubunun lehine ya da aleyhine bir tasarrufta bulunulamaz.
Kaleyi işgal edenler de yargıyı siyasi düşüncelerle ideolojilerine lojistik destek sağlamak için, rakiplerinden intikam amacı olarak kullanmaları ne kadar ahlaki? Bu anlayış ve yargı işgalden kurtulmadıkça bağımsız yargının oluşması hayaldir. Vesayet altındaki yargıdan hukuk güvenliğinin sağlamasını beklemek, Bülent Ersoy’dan çocuk beklemekle aynıdır.
Bu ülke satılırken seyredenler! Siyasal İslam cambazların sürdürdüğü saltanatı besleyenler; aynı!
Dürüst olmayacaksın. Fırsat vermeyecek çökeceksin malına mülküne ve hatta canına. Sen mi kurtaracaksın vatanı. Sana mı düştü Mustafa Kemal’in askerlerini savunmak. Sana ne? Bu ülkede yüzlerce savcı var. Hepsinin keyfi yerinde. Unvanlarının önünde Cumhuriyet yazılmış, yazılmamış çok mu önemli! Ama sen ve seni tanıyanların kalbinde yürekli, dürüst Mustafa Kemal’in Cumhuriyet savcısısın. Biz seninle gurur duyuyor ve övünüyoruz. Dün olduğu gibi, bugünde senin yanındayız. Sayın Çağlayan.
‘Bütün mazlum Uluslar zalimleri bir gün yok edecektir. O zaman dünya üzerinden zalim ve mazlum sözcükleri kalkacak. İnsanlık kendisine yakışan toplumsal duruma erişecektir’… Süleyman Ekin
Hak ve özgürlükler yargı gücüne sahip olanların lütfu değildir.
Tarih olanları kaydeder. Gerçekleri itiraf etmek cesaretle çözüm bulmak yüreği büyük insanların çokluğunda saklıdır. Yargı; milletin iradesine tuzak kurulacak yerde değildir ve olmamalıdır. Yargı milletinde, ülkenin de çelik kapısı olmalıydı. Yargıya güven inkâr edilemez, yargı 23 yılda ağır yara aldı. Farkında olmayanlar sadece ‘Adalet’ kavramıyla hukuku birbirine karıştıran üst aklın piyonları. Tüm güvensizlikler yargı üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta tutmak sadece saray lakırdılarıyla donatılmış içinde adalet olmayan devasa binalardan öteye geçmeyecektir.
İddia edilen kayıt dışı yapılanma, korku, endişe, belirsizliklerin doğmasına, mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açtığını söylemek yanlış olmasa gerek. Yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı ‘vicdan yolsuzluğudur’. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesine yakışmıyor.
‘Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlamak amacıyla her ne surette olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal şeyleri istismar edemez kötüye kullanamaz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 24…
‘Türkiye’yi Atatürk’ten Kurtarmak’…
‘Bütün suç Atatürk’te! Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, neden yıkıldı? Ankara savaşı neden yitirildi? İstanbul’un kuşatılması neden gecikti? Osmanlı İmparatorluğu neden geriledi? Elbette Mustafa Kemal’in yüzünden! Birinci Dünya Savaşını kim çıkardı? Atatürk… İkinci Dünya Savaşında milyonlarca insanın öldürülmesinin suçlusu kim? Atatürk’! Süleyman Ekin. Öyleyse ülkeyi öncelikle Atatürk’ten kurtarmak gerekir. Birde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Çağlayan’dan…
HSK; indinde ‘Günah Keçisi’ ilan edilen Cumhuriyetin savcısı. Sizi bu ülkenin tüm insanları tanıyor. İyi ki varsınız.
Giresun hukukun üstünlüğünü varlığınızla daha güçlü hissedecektir.
‘Abdülhamit Atatürk’ten ağır basar. Terazinin bir gözüne ilericiliği, diğer gözüne gericiliği koydum. Ağır bastı gericilik’… Şeriatçının duası. ‘Tanrım. Gönüllerdeki Atatürk sevgisini, beyinlerdeki Mustafa Kemal saygısını yok et’. Süleyman Ekin