SAKALI KAPTIRMAK… (2)

Sonuçlardan şikâyetçi olmamızı istemiyorlar! Neden? Kepazeliklerden söz etmeyelim mi? Koyun muyuz biz? Kimlik verdiğiniz cehaletleri karşıma dikerek bana ayar veremezsiniz.

Gündem Yayın: 28 Temmuz 2025 - Pazartesi - Güncelleme: 28.07.2025 03:09:00
Editör -
Okuma Süresi: 8 dk.
Google News

SAKALI KAPTIRMAK… (2)
Sonuçlardan şikâyetçi olmamızı istemiyorlar! Neden? Kepazeliklerden söz etmeyelim mi? Koyun muyuz biz? Kimlik verdiğiniz cehaletleri karşıma dikerek bana ayar veremezsiniz. 
Kırşehir’de Biri diş 2 hastane bilmem kaç tane Aile sağlık merkezi var. Birde rantın adresi olan inşası devam edem Tıp Fakültesi hastanesi. Tıp fakültesi hastanesi tamamlansın aktif hale gelsin görün. Ak koyunu kara koyunu. Bakalım Merkez hastanede doktor bulabilecek misiniz? Bu hastanelerin hangi boyutta halka hizmet ettiğini Pehlivan tefrikası yazar gibi yazacağım. Bir yerde dilimi ısırıyorum.

YÖK elemanı Profesör Dersim var der. Hastaneden ayrılıyor. Sanki Sağlık Bakanlığı Hastanesi Yunanistan Hastanesi! Yerine asistan geliyor. Asistanında canı sıkılıyor ya tuvaletteyim, ya da; ‘bir-azdan gelecek’ teranesiyle kayıp. Bir yerlerde geyik yapıyor. Kakari kakara!
Hastane yönetimi yaptığı kontrolde Prof. Üniversiteye derse gitti diyorlar. Fakülteyi yokluyorlar Adam buhar, yok. Bırakın Fakülteyi Üniversiteye hiç uğramamış. Ama ayın 15 gelince hesabına yatan parayı, döner sermayeyi ve hatta döner, döner sermaye payını Prof. Unvanı üzerinden hesaplamayı da ihmal etmiyor. İl Sağlık Müdürüne o kadar çok sorularım var ki; Acil de mesaiden kaytaran acil doktorlarına ve Derse gidiyorum diye yerine asistanı terk edip dersleri boşa alan, hastalara hayrı olmayan, yüzünü görmediği hastaların boğazından kesilen muayene katkı payını utanmadan kursağına indiriyorsa hırsızdır. İl Sağlık Müdürlüğü Prof. Efendiye soruşturma açtı mı, açıldı mı? Açacak mısınız?
İl sağlık Müdürüne bir diğer soru. Hastanede görev yapan zimmeti Üniversite olup hem hastaneden, hem de YÖK üzerinde maaş alan kaç doktorun var. Hastanede Sağlık bakanlığa bağlı kaç branş doktorun var. Bir diğeri kaç hemşiren, kaç hastabakıcın, birilerinin icazetiyle bir şekilde hastaneye kapağı atmış kaç işçin var tasmalarından bağlı? Çünkü mesai mefhumu olmayan kişiler ekstra bu milletin sırtına yük…
Dünyanın hiçbir yerinde Mesaisi 08’de başlayıp, 17,00’de biten unvanları ne olursa olsun görev alanı saat 15, 30’da terk etmez. Edemez. Ettiği an kapını önüne konur, uçkurunu bağlaması için anasına gönderilir. Ya nasıl bir hastanedir ki personel denetlenmez. Kontrol edilmez. Denetim yok. Başıbozukluk hat safhada. Doktor kafasına göre mesai yapar zamanında polikliniğe gelmez. Hemşire, tıbbı sekreter göz pınarları çapaklı, çapaklı ellerinde fincan çay ve cep telefonu ile koridorlarda. Ya diğerleri? Al birini vur öbürüne. 60 bin liranın altında maaş alanı yok. Döner sermaye, fazla mesai hariç. Bu kadar adam fazlalığınız var. Denetiminde yapamıyorsunuz. Verin Orman şefliğine fidan diksin dağlarda. Gönderin orman yangınlarına. Verin belediye temizlik işlerine çöp toplasınlar. Resmen yatıyorlar. 
Eğri oturup doğru konuşalım.
Bu adamlar kendilerini elit ilan edip, hastaların çaresizliğini fırsat bilip hizmet etmiyor hak etmedikleri bir parayı alıyorlarsa hırsızdırlar. Bu davranış biçimlerini görmezden ve duymazdan geliyorsanız suça ortaksınız. Sonuç Nitelikli Dolandırıcılıkla devleti zarar uğratmaktır. Hastanenin fiziki kirliliğini, kir ve pasağını, taksi değnekçisinin pozisyonun Güvenlikçilerin vurdumduymazlığı. Ben Hindistan’da böyle başıbozukluk görmedim.

Ve ben kayın valideye rapor alacam.
Fizik Tedavi ve Nöroloji Doktorları öğleden sonra gelecekmiş. Eyvallah. Fizik Tedavinin kapısında isim yazıyorlar. Üçüncü sırada validenin ismini yazdım. Oradan ayrıldım. Saat 12,30 civarında zemin katta bulunan polikliniğe uğradım. Kapıdaki isim listesi kaldırılmış yerine Doktor 2’de (14.00) gelecek. Kayın valideyle üst kata çıkıp Nörolojide biraz bekledim. Muayene olduk. Aşağı indik. İsimler okunuyor. Elinde bir kağıt ‘Lütfen bizim ismimiz var mı’. Bu soruyu her kapı açılışında sorguluyorum. Doktor hanım benim sorgulamama celallendi. Muayene etmiyorum. Çık dışarı diye bağırdı. Sanki beni babasının çiftliğinden kovuyor.  Çok değil 5 dakika sonra 6-7 Güvenlikçi etrafımızı ablukaya aldı. Hadi gelin sinirlerinize hâkim olun. Hiçbir yasal dayanağı olmayan sırtına üniforma giydirilmiş bir adam bana dokunamaz… Neden polis çağırmıyorsunuz da, Güvenlikçi çağrılıyor. Polis Anayasal kuruluş. Güvenlikçi kanunla kurulmuş sistematik oligarşilik.
Evraklar tamamlandı. Ve ben ek bina zemin kata indim.  Görevlilerin olduğu yerde yeller esiyor. Ve sandalyelerle içeriden kapatılmış. Dışarıda 30 dan fazla insan bekliyor. Arka tarafta heyet toplantı salonuna girdim. Sordum. Kim ilgileniyor. Evrak teslim edeceğim. Biz bilmeyiz bekle. An arkada şoforlar odası var. Geri döndüm burayla kim ilgileniyor. İnanın bir kadın üç erkek en arkaya çekilmiş iş falan yapmıyor lak, lak çekiyorlar. Yan yana iki odasınız ve bağlantılısınız nasıl bilmiyorsunuz. Kadın ne diyorsun çık dışarı anlamıyor musun. Sanırım anasının hayat hikayesini anlatıyordu üç erkek mesai arkadaşına. Anasının hayat hikâyesini böldüğümden olacak ki baaaaayan. Çok sinirledi. Hastane müdürünü aradım. Gel şuradaki rezilliği bir gör. Geliyorum dedi gelmedi. Saat 15,20’de sinir sistemlerim altüst evrakları teslim ettim. Dışarı çıktım. Allı, kırmızılı, yeşilli hastane üniformalarıyla ellerinde torbaları yaya olarak özel otolarıyla çıkıyorlar. Saatime baktım. 15.30… maaşlarını helal ettirdiler. Çoluk çocuklarına yedirmeye gidiyorlar. Onlarca helal olan lokma çocuklarının boğazından rahatlıkla nasıl geçiriyorlar bunu anlamak mümkün değil. 
Ben TSK’da 34 yıl görev yaptım. 12 Mart Muhtırası, Kıbrıs Barış Harekâtı, 12 Eylül ve OHAL’de 3,5 yıl görev aldım. Kıbrıs Barış Harekâtında 6 ay evime gitmedim. Oğlum beni tanımadı. Bu adam gitsin diye feryat etti. Böyle sıkıntılarda savaş alanından kaçmadık. 5 kuruş fazla mesai parası almadık. Bana şu kadar para verirseniz savaşırız demedik. Sizler ne ayar ne utanmaz insanlarsınız. Sağlık sisteminin cılkını çıkardınız. Sizler kimlikler sayesinde bu kurum laçka. Bakın yeni mezun bir subay astsubayın maaşı 40 bin lira. Sizlerin en az maaşı 60 bin lira. Doktorların çıplak maaşı 120 bin liradan az değil. Ben size işveren olsam kapımda amele olarak çalıştırmam. Döner sermaye, İcap nöbetleri, fazla mesai ücretlerini de ilave ederseniz ne olduğunu anlarsınız. Aksiyse altınızdaki lüks otomobillere binemezsiniz. Yok, aksiyse ve siz o lüks otomobiller az maaşla biniyorsanız hırsızsınız. 
Dolandırıcılık değil-mi-dir?
Ben profesöre muayene olacağım diye muayene katkı payı kesen devlet neden se bu üçkâğıtçı adamların peşine düşmez. İçeride oturup laklak çeken işsiz güçsüz ama ağızlarını açınca mağdur edebiyatı yapanlarda tam bunlar. Diş hastanesini, Rant kokan Tıp fakültesi Hastanesini, Kervansaray Kampüsünün satış sonrası dağıtılan teşekkür haraçlarını yazsam ne değişir ki? Şunu iyi bilin ki susmak kabullenmektir. Bunun içindir ki ben susmam. Sizler Peygamber misiniz ki yeminlerinize, insan olduğunuza inanacağım.
Konuşurum. Bağırırım. Siz aksayan yönlerinizi yukarıya bildiriyor, onlara söz geçiremiyorsan bana diş geçiriyorsanız ben halkım ben acıtırım. Ben liboşlara benzemem. Sizin hiç bir yasası olmayan üzerine üniforma geçirdiğiniz uşaklarınızda beni durduramaz.

#
Yorumlar (1)
Yalnız kurt
28.07.2025 10:47
Teşekkürler Mustafa abi, gönüllere tercüman olmuşsun her zaman ki gibi. Allah sağlık sıhhat versin size
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.